Siyasi partiler ve seçim yasaları değişmediği müddetçe partilerin seçim esnasında liste krizi yaşamalarının önüne geçilemez. Adayların belirlenmesinde "Ön seçim" ne yazık ki tüzüklerdeki esnek maddeler ile çoğu zaman uygulamaya konmaz. Kaldı ki "Delege ağalığı" sistemi yüzünden sağlıklı-adil seçimde gerçekleşemez. Partilerin tüm üyelerinin katılımı en doğru yöntem olmasına rağmen baskın seçimlerde uygulamak için ciddi maddi imkan gerekmektedir.
Partinin Genel Başkanının iki dudağının arasında bulunan kadere hep isyan edilir. Milletvekili ve yerel seçimlerdeki adaylar halkın oyları yerine; liderin belirlemesi olarak algılandığı içinde küskünlük, kırgınlık ve hatta sandığa gitmeme gibi sonuçlar doğurmaktadır.
Her kurultay ve seçim öncesi "Parti içi demokrasi sözü veren liderler", parti içi dengeleri sağlamak amacı ile bireysel kararlar vermek zorunda da kalmaktalar. 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerde öncelik ucube rejimin sona ermesi için Cumhurbaşkanlığı seçimi olarak görünüyor. Oysa rejimi değiştirip, Cumhuriyetin kurucu ayarlarına dönebilmek için parlamentoda çoğunluğu sağlamak önemli. Bu yüzden seçime katılımı en yüksek seviyeye ulaştırmak şart. Zira islamcı ideoloji ve iktidarın bileşenleri "Sandığa gidip oy kullanmayı ibadet olarak görüyor."
Biat kültürü "İbadet"in yanında "Liderimizin bir bildiği vardır teslimiyeti" ne karşı mümkün olduğunca "Demokratik liste belirleme" zorunluluğu kaçınılmaz oluyor.
Bu arada "Ucube sistem"in getirdiği yüzde 51 barajına karşı konumlanmak da şart!..
Üzerine "İttifak" zorunluluğunu ekleyince 600 kişilik milletvekili listesi oluşturmak çok güç. Millet İttifakını oluşturan "Altılı Masa"nın başarısı için çok ince hesaplar yapılıyor. Altılı Masada kendi adına seçime katılamayacak durumda olan DP gibi partiler var. Bazı adayları CHP, bazıları da İYİ Parti listesinden seçime girecek. SP, DEVA ve Gelecek Partisi'nin 40 ilde ortak liste çıkarma alternatifine yönelik çalışmalar da henüz sonuç alınmış değil.
Millet İttifakının iki büyük bileşeni CHP ve İYİ Parti arasında bazı illerde tek liste ile daha fazla milletvekili çıkarmak için oluşan komisyonlarda ciddi tartışmalar sürüyor. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Akşener'in karşılıklı fedakarlıklarına rağmen parti örgütlerini de tatmin etmek gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığından feragat ederek "Başbakanlığı tercih eden Akşener", bir taraftan Cumhurbaşkan Yardımcılığı için diğer liderlerle milletvekili adayı olmayacak!
Ancak seçim sonrası oluşacak iktidarın büyük ortağı olmak gibi iddiaları var. Bütün bu dengeleri yerli-yerine koyabilmek için de mevcut tabanlarını memnun edip; alacakları oyları artırabilmeleri için "En az hasarlı liste oluşturma" gibi tarihi sorumluluk yükleniyorlar.
Seçim tarihi çok yakın olmasına rağmen Sayın Akşener daha önce "Tüm üyelerin katılımı ile ön seçim" sözünü gerçekleştirmek için 18 büyük şehirde gerçek anlamda ön seçim kararı alarak 3250 milletvekili aday adayını üyelerinin kantarına çıkarma kararı aldı. Elbette söz konusu seçim çevrelerinde gençlik ve kadın kotaları ve genel merkezin atamalarını yapma yetkisi var. Bu; Sayın Akşener'in elini güçlendiriyor. "Benim değil, tabanın tercihi" diyebilecek. Seçim sonrası oluşacak kabinede Bakan, Bakan Yardımcısı, Daire Başkanı, Genel Müdür ve Danışmanlık kadroları"nı da belirleyecek. Listeye giremeyenler için bu alternatif. Ardından yaklaşık bir yıl sonra yapılacak yerel seçimler için Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri listesininde kaynakları olacak.
Bürokrasi seçim sonucunu ilk önce koklar. 21 yıllık iktidar olmasına rağmen AKP'de Milletvekili aday adayları arasında çok az yüksek bürokrat var. Bir önceki seçime göre başvuru yüzde 20 azalmıştır.
CHP ve İYİ Partide büyük şehirlerde 1500 den fazla aday adayı var. Meral Akşener bu yüzden ön seçimi devreye soktu. Hafta sonu Antalya'daydım. İYİ Partiden 73 aday adayı var. Aralarında tanıdığım çok sayıda kişi var. Nitekim İYİ Partinin Kurucular Kurulu Üyesi Sevgili dostum Musa Ertugan'ın iftar daveti için Antalya'ya gittim. İYİ Partinin kuruluş aşamasındaki güçlükleri okuyucularımız hatırlar. Salon verilmedi. Elektrik kesildi. Yasaklar yüzünden toplantılar yapılamadı. Ertugan, bu olumsuzlukları kırıp, Akşener'e Antalya'da ilk toplantıları yaptıran kişi. Aynı yerde iftar yemeği düzenlediğini, bunun da tarihi bir an olduğunu hatırlatınca tereddütsüz davetine icabet ettim. 900 kişilik salonda 1500 den fazla katılımcıların arasında Üniversitelerin güzide öğretim görevlileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Abdal Musa Dergahının kıymetli dedeleri, İYİ Parti İl Başkanı ve yönetimi 13 ilçe başkanı, emekli subay-astsubaylar ve kadın kuruluşları vardı.
Antalya'nın yerel gazeteci ve kanaat önderlerinden aldığım bilgiye göre 17 Milletvekili çıkaran kentte İYİ Parti ile CHP'nin kafa kafaya gittiğini, AKP ve MHP'nin çok ciddi kan kaybına uğradığını, HDP'nin de bir Milletvekili çıkarma potansiyeli olduğunu öğrendim. Antalya'da yapılan yerel anketlerin sonuçlarını mutlaka takip ediniz.
Umarım hafta sonu 18 ilde yapılacak ön seçimden sağlıklı, demokratik sonuç çıkar.
Yarın MHP'nin niçin bütün seçim bölgelerinde kendi logo ve listesi ile seçime girme kararının sebeplerini ayrıntıları ile yazacağım!..