Türkiye’yi derinden üzen o felaketin üzerinden günler geçti. Bir çok can kaybı, yaralı ve milyarlarca liralık maddi hasarın ardından gözler deprem bölgelerindeki diğer yerleşim yerlerine çevrildi. Artık insanlar evlerine pek de rahat giremiyor. Girse de gözü en ufak bir araba sarsıntısında bile tavanda asılı olan lambanın sallanıp sallanmadığında. Isparta birinci derecede deprem bölgesi.  Ve bu şehirde  bir çok bina 2000’li yıllardan önce yapılmış durumda. Özellikle çarşı merkezinde bulunan binaların çoğu sıralı ve çok eski tarihlerde yapılmış. Depremin verdiği korku ve panikle birlikte kulaktan dolma yayılan ‘Eski binalar daha sağlam” gibi bilgi insanları rahatlatsa da gerçeği yansıtmıyor. Depremin ardından bende kendi oturduğum apartmanın bodrumuna indim. Kolanlara baktığımda hayretler içinde kaldım. Resmen kolonlara zarar verip elektrik borularını tutturmuşlar ve betonların içinde büyük büyük taşlar var. Elinizle hafif bir zorlamayla bile kolonlardaki o taşlar düşüyor. Eminim ki Isparta’da birçok binada da bu durum mevcuttur. Peki şimdilik ayakta duran ve 5 şiddetinde bir depremde bile göçmesi muhtemel bu binalara ne yapılmalı. İnsanların altında can çekişerek ölmelerini mi? Beklememiz gerekiyor. Herkes şapkasını önüne alıp iyice düşünmeli. Risk her yerde, ama önlemini almak elimizde…